http://organikersag.blogspot.com.tr/ÜYE OLMAK İÇİN ALTTAKİ LİNK İ TIKLA

TUT

TUT İLÇE TARİH
Tut, Güneydoğu Torosların eteğinde kurulmuş çok eski bir yerleşim merkezidir. Güney ve Batı sınırı Göksu akarsuyu, doğu sınırı ise Şovak suyu ile çevrilidir.
Tut ve çevresinin tarihi çok eskilere dayanmaktadır. Kaşlıca ve Sürmen yöresinde Tarihi eserlere rastlanmaktadır. Kurulan deresi yanında Ernişdere adında bir kale, bucağın batısında yer alan Sürmen’ de ev kalıntıları, yatak yerleri ve mezarlar vardır. Ernişdere’de derenin sarp yerlerinde görülen su arkı ile Tut’ tan Kaşlıca’ ya doğru uzanan Gül Harığı yörenin eskiden oldukça kalabalık bir yerleşim birimi olduğunu göstermektedir.
/205/DSC_0001
İlçenin Çamlıca Mahallesinde yer alan tarihi Vijne Köprüsü, bugünde ayakta kalan görkemli yapısıyla eski dönemlerin kervan katarlarına Uzun dönem hizmet vermiştir. Göksu üzerinde halen görülmeye değer bir tarihi eser olarak duran bu köprüye benzer iki adet köprünün önceki yıllarda sel ve doğal nedenlerle yıkıldığı bilinmektedir.
/205/DSC_0002
Vijne Köprüsünün bir benzeri ise halen hizmet veren tarihi Şebker köprüsüdür. Bu köprü, İlçenin Tepecik Köyü ile Adıyaman’ın merkez Şerefli köyünü birbirine bağlayan yüzyıllarca ayakta kalmayı başaran önemli bir tarihi yapıdır. Şebker köprüsü, Şebker çayının dar ve kayalık bir kısmına oturtulmuştur. Yapılışındaki bu teknik sayesinde köprü, bugüne kadar ayakta kalmayı başarmıştır.
/205/DSC_0003
Bugünkü Tut İlçesi’nin 1560 senesine ait Kanuni Sultan Süleyman döneminin tahrir defterindeki kayıtlara göre önemli bir yerleşim birimi olduğu anlaşılıyor. Söz konusu tahrir defterindeki kayıtlarda, Tut yerleşim biriminin Şeyh Abdurrahman Erzincani vakfı olduğu belirtilmektedir. Tahrir defterindeki kayıtlara göre tut yerleşim biriminde 1560 senesinde toplanan vergilerin dökümü şöyledir:
/205/DSC_0006
Çift resmi 986
Nim çift 27
Hasıl-ı Kısmı Minel Hums 200-300
Hıntı Keyl 300
Şa-ir Keyl 80-200
Dıhn,ı Keyl 50-600
Penbe Keyl 600
Şira-i Bağadat ve Bağçeğa 3200
Öşri Besatin 200
Resmi Bennak 792
Resmi Mücerret 468
Resmi Geware 412
Resmi Tapu ve deştbani 120
/205/DSC_0007
Bu vergilerin ne anlama geldiğine kısaca değinecek olursak, Tut’ un 16. yüzyıldaki yerleşim, yaşayış ve geçim durumu hakkında da bir fikir sahibi olabiliriz.
Çif Resmi : Araziden alınan vergidir. Tanzimattan sonra kaldırılmıştır.
/205/DSC_0008
Resmi Mücerret: Ticaret erbabında alınan vergiydi. Bu vergi bekarlardan alınırdı. Bu vergi, senede altı akçe olarak tahsil edilmekteydi. Buna göre 1560 yıllarında Tut’ ta 78 ticari vergi mükellefi bulunmaktadır.
/205/DSC_0009
Resmi Bennak: Bu vergi, toprak sahiplerinin, topraktan yararlananlardan /Reaya) aldıkları vergidir. Bu verginin yıllık miktarı, 12 akçe idi. Bu vergi açısından da 66 mükellefin (Toprak Kiracısının) olduğu anlaşılıyor.
Resmi Gevvare: Sebze ve meyvelerden alınan vergidir. Bu vergi, erken yetişen mahsülden alınırdı. Bu da bize gösteriyor ki, Tut yöresi, Osmanlı döneminde de sebzecilik açısından önemli bir yere sahiptir. Bilindiği gibi Tut’ ta sebze tarımı yoğunlukla yapılmaktadır.
/205/DSC_0010
Tut yöresindeki Osmanlı-Türk yerleşiminin öncüsü, Şeyh Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet Erzincani olarak bilinir. Abdurrahman Erzincani, rivayete göre Erzincan’dan Adıyaman’ın merkez Zey köyüne gelerek yerleşmiştir.
Oğlu Mehmet Erzincani ise Zey köyünden Tut’ a gelip, buradaki Türk iskan hareketine öncülük etmiştir. Mehmet Erzincani yöreye gelerek yerleştiğinde ilk etapta Ulu Camiyi yapmış, yöredeki türk yerleşiminin ilk mühürünü koymuştur.
/205/DSC_0012
 Caminin yanı sıra Göksu çayı üzerindeki vijne köprüsü, Şepker çayı üzerindeki Şepker Köprüsü, Ayniye mahallesi ile Fethiye arasındaki halen harap olan Dışpınar çeşmesinin de Mehmet Erzincani tarafından yaptırldığı sanılmaktadır.
Mehmet Erzincani’nin Tut yöresine gelişi konusundaki rivayeti ise şöyledir; Mehmet Erzincani’nin babası Abdurrahman Erzincani, Zey köyüne bir cami yaptırır. 
/205/DSC_0014
Oğlu Mehmet Erzincani, babasına caminin kıblesinin yanlış olduğunu söyler, baba ise caminin mihrabına geçtiğinde Kabe’yi görebileceğini söyler. Gerçektende oğlu mehmet Erzincani mihraba geçip Kabe’yi görür ve babasına karşı sözlerinden mahcup olarak Zey’den Tut’a gelerek yerleşir.
/205/DSC_0015
Yöredeki yerleşim, Oğuz boylarıyla Türkmen ve Yörük izlerini taşır. Örneğin ilçenin Yaylımlı köyü halkının Menşei Yomut Türkmenlerine dayanmaktadır. Bu konuda araştırma yapanlardan Prof Vambrey, Yomut Türkmenlerinin dört gruba ayrıldığını, bu gruplardan birisinin Hive koluna bağlı Sallaklar olduğunu belirtiyor. Şu andaki Yaylımlı köyünün eski adı “Sallak’ tır. 
/205/DSC_0016
Yine İlçenin Havutlu Köyünün Adı da Yörüklerin deve sırtına içini sazla doldurarak vurdukları semere verilen addır. Dolayısıyla bugünkü Havutlu köyünü Havut yapan veya onunla ilgisi olan yörük Türkleri kurmuştur.
/205/DSC_0016
TUT İLÇE TARİHİ ESERLER
TARİHİ CAMİLER
1-Ulu Cami:
1634 tarihinde yapılmış bir Osmanlı eseridir. Toplam 800 m2 si cami olarak kullanılmaktadır. Cami iç kısmı 12 sütun üzerine kurulmuş olup, taş sütunlar Osmanlı motifleri ve desenlerle simetrik süslenmiştir. Son tamiratı 1953 yılında yapılmıştır. Minaresi taştan yapılmış olup tek şerefedir. Caminin banisi Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet (Şıh Ali Baba) olarak bilinmektedir.
/205/DSC_0059
2-Salah Cami:
Salah Camisinin 1630 tarihinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Bir çok defalar yıkılıp yeniden yapıldığından tarihi özelliklerini büyük ölçüde kaybetmiştir.
/205/DSC_0060
3-Musalla Cami:
1913 yılında yaptırılan cami daha sonra çeşitli tarihlerde tamir görmüştür. Tek şerefli minaresiyle İlçenin tarihi eserleri arasında önemli bir yere sahiptir. Özellikle işlemeli ahşap iç yapıları estetik özelliği haizdir.
/205/70
Kaşlıca Kalesi:
Halk arasında Mihri Babil kalesi olarak bilinir. Babil Krallığı zamanında yapıldığı sanılmaktadır.
Genel olarak kaleler yüksek yerlere kurulmasına karşılık buradaki kale Kaşlıca-Aşağı evlerin bulunduğu vadin içine inşa edilmiştir. Kalenin bazı yerlerinde duvar kalıntıları, ok mahmuzları ve kenar kısımlarında su kanallarının kalıntıları mevcuttur.
/205/71
Kalenin içerisinde halkın karakol ya da gözetleme yeri dediği yerler vardır. Buralar, kalenin yüksek noktalarını teşkil etmektedir. Battal-Gazi’nin Malatya’dan gelerek bu kaleyi fethettiği söylenmektedir.
Malkayısı:
/205/72
Osmanlılar zamanında eşkiyaların yol kestiği ve kayaları oyarak yol açtıkları yer olup, Meryemuşağı köyünün sınırları içerindedir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Trabzon’dan gelip Halep’e giden kervan yolunun buradan geçtiği söylenmektedir. Zamanında taştan oyularak bu yolun belli kısımları halen mevcuttur.
/205/73
Memekli Mağara:
İlçenin kuzeyinde Cıllaz Mevkii’nde bir mağaradır. İlkbaharda mağaranın yüzeyinin iki yerinden su çıkar, insanlar bunu kadın memesine benzeterek adına Memekli Mağara demektedir.
Geyik Mağarası:
Memekli Mağara’nın 500 m. Doğusunda sarp kayaların yüzüne oyulmuş, çıkılması çok zor bir mağaradır. Mağaranın içinde insan eliyle oyulmuş yatak koyacak yerler mevcuttur. Mesken olarak kullanılmıştır.
/205/74
Tum Tumu Mağara:
Çanakçı denilen mevkide Gölbağların üst kısmında büyük bir kayanın içine oyulmuştur. Mağaranın azı çok dar olmakla birlikte içerisi bir oda genişliğindedir.
Şovak Köprüsü:
/205/74
Şovak deresinin üzerine inşa edilmiş, taştan yapılmış tarihi bir köprüdür. Osmanlılar zamanında kervanların Vijne köprüsü’nden gelerek buradan geçtiği belirtilmektedir.
Ayrıca halk arasında Gorlam olarak adlandırılan vadide suyu aşağılara aktarmaya yarayan kayalara oyulmuş su kanalları ve mağaralar bulunmaktadır. Yöredeki sulama kanalları ve kapalı künk kalıntıları, Göksu Vadisindeki sulamanın çok eski tarihlere kadar uzandığı gösteriliyor.
/205/75
TÜRBE ve ZİYARETLER
Şeyh Ali Baba Türbesi
İlçe merkezindeki Tepebağ denilen mavkide Fatih İlkokulunun güney batısındadır. Türbenin Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet’e ait olduğu sanılmaktadır. Ama halk arasında Şeyh Ala Baba olarak bilinir. Ziyarete gidenler bir gece yatıp pilav pişirerek çevredeki evlere dağıtılır, çocuklara yedirilir. Böylece Allah’tan hastalıklarına şifa isterler. Daha ziyade felçli olanlar ve akli dengesi bozuk olanlar için şifa amaçlı ziyaret ederler.
/205/76
Kızıltepe (Hüseyin Gazi) ve Evren tepe (Güzeloğlan) Ziyaretleri
Bu ziyaretlerdeki yatırların eski Malatya’lı olduğu söylenir. İlçemiz Akçatepe köyündedir.
Hikayesi: Zamanın kralının güzel bir kızı varmış, bu kızı gören Hüseyin Gazi, amcasının oğluna anlatmış. Ancak Hüseyin Gazi Kral tarafından şehit edilmiş, Hüseyin Gazi’nin sülalesi intikam almak için kralın kızını kaçırmaya karar vermiş. Bu iş içinde yakışıklı bir genç olan Güzel Oğlan’ı görevlendirmişler. Güzel Oğlan kaleye gelmiş, kızı kaçırmış, kalenin 3 km. kuzeyinde ve şimdiki Türbenin 500 m. Doğusuna kavuşunca kralın adamlarınca bu iki genç öldürülmüştür. Mezarları ufak bir taşa yapılmıştır.
/205/77
Habib Ziyareti:
İlçemiz Havutlu Köyünün kuzey kısmındadır. Ziyaretin bulunduğu yerde dut ağaçları ve kaynak suları mevcuttur. Ziyarete giderek yemek yapanlar çevredeki insanlara dağıtırlar ve dileklerini dilerler.
Menevşe Ziyareti:
İlçemiz Dağyalankoz köyünün 1 km. kuzey kısmında bulunmaktadır. Yine Dağyalankaoz köyünün güneyinde Şeyh Abdurrahman, Köseli mezra mevkiinde ise Bülbül ziyaretleri vardır.
/205/78
TUT İLÇE COĞRAFYA
COĞRAFİ YAPI
Besni İlçesinin kuzeyinde 1990 yılında Besni İlçesinden ayrılarak yeni kurulmuş bir İlçedir. Kuzeyde Malatya İli’nin Doğanşehir İlçesi, Doğuda Adıyaman, Batıda Gölbaşı ve güneyde Besni İlçesi ile çevrilidir.
Tut İlçesi, Torosların uzantısı olan güneydoğu Torosların eteklerinde. Akdağın güneyinde yer alır. Arazi genellikle dağlık ve engebelidir. Denizden yüksekliği (rakım) 1050 metre olması nedeniyle İlçe bir yayla konumundadır. Fırat Nehri’nin kolu olan Göksu Irmağı, İlçenin güneyinden geçmektedir.
/205/79
İlçenin kuzey kesiminde yayla iklimi görülürken, güney kısımlarda sahil iklimi hüküm sürmektedir. Yazları sıcak ve kurak geçer, kışları yükselti nedeniyle soğuk ve kar yağışlıdır. İlçede orman varlığı oldukça azdır. Göksu vadisi civarında iklimin elverişli olmasından dolayı her türlü meyva ve sebze yetişir.
/205/80
TUT İLÇE  AKARSULAR
Göksu: İlçenin en büyük akarsu kaynağıdır. Çiftlik, Boyundere, Havutlu, Yaylımlı, Köseli ve Öğütlü köylerinin arazilerini sulayarak İlçeyi terk eder ve Fırat’a dökülür.Sudan faydalanılarak çayın yatağında kalın kabuklu ve benekli karpuz yetiştirilir.
Şebker Çayı:Adıyaman Merkez İlçe ile İlçemizin sınırlarını çizer. Mestikeoğlu, Köseli ve Muş (Pınarbaşı) yerleşim birimlerinin arazilerini sulayarak Göksu’ya ulaşır.
Soğukpınar: İlçenin doğusunda, Kaşlıca köyünün sınırları içinde yer alır. Yukarıdan gelen kar ve diğer küçük kaynaklarla birleşerek, önündeki bahçe ve arazileri sulayarak Kaşlıca Kalesi’nin dibinden geçer. Yan kollarla miktarı çoğaldıktan sonra su, “Şovak” adını alır. Kemolar’ın ve Yaylımlı’nın bahçelerini sulayarak Göksu2ya dökülür. Ayrıca bu suyun çevresinde mesire yeri olarak değerlendirilen yerler mevcuttur.
/205/81
Şirince (Medetsiz): İlçenin kuzey batısında, 15 km. uzaklıkta yer alır. Bu suyun içme suyu olarak Adıyaman ve Tut Belediyesi’nin değerlendirmesi sonucu, İlçemiz ve Adıyaman ili ile ortak kullanılmaktadır. Bu suyun köylere dağıtılması için çalışmalara devam edilmektedir.
Cıllaz Suyu: Memekli Mağrası’nın doğu tarafından İlçenin kuzeyinde iki gözden akan su, ilkbaharda yağan yağmurların sularıyla daha da çoğalır. Bahçe ve arazi sulamalarında kullanılmakla beraber , içmeye de müsaittir. 1990 yılında yapılan bir çalışmayla gözler büyütülmüştür.
/205/82
Gül Harığı: Üçpınar mevkiinde yer alan bu kaynağımız, betonlama olmadan ark şeklinde akmaktadır. İçmeye müsait olduğu halde sadece arazi sulamalarında kullanılır. İlkbaharda yağmur sularıyla hayli çoğalır. Sonbaharda daha az ve sakindir. İlçenin 3 km kuzeyindedir.
Çanakçı: Çanakçı mevkiinde yer almaktadır. İlçenin İçme suyu kaynağıdır. Su, arazi sulamalarında tüketilmektedir. Çanakçı, güzel bir mesire yeri olarak da hizmet vermektedir. Doğal güzellikleri ile insanlarımızın dinlenip, eğlenebilecekleri bir yerdir.
Ulupınar: İlçenin kuzeyinde, merkeze yaklaşık olarak 2 km. uzakta yer alan bu kaynağımız, etrafındaki bahçeler ve İlçedeki arazilerin sulanmasında Katkıda bulunur.
/205/83
Yarpuzlu: İlçenin kuzeyinde, Hacı Muhammet dağı’ nın dibinden çıkan bu suyumuz, çevresindeki araziyi sulayarak, bulanık dere yoluyla Göksu’ya ulaşır.
Söğüdün Göz: İlçeni kuzeyindeki dağın dibinden çıkar. Çamlıca Mahallesi’nin Çanakçı mevkiindeki arazileri sular.
Çanakçı Deresi: Çamlıca Mahallesinde yer alan bu kaynağımız da çevresindeki bahçe ve arazileri sulamaktadır.
Akçapınar: İlçenin kuzeyinde, merkeze 2 km. uzaktadır. Sulama suyu olarak kullanılır.
/205/84
TUT İLÇE SOSYAL YAPI
İlçemizin yeni olması ve sağlıklı bir imar uygulamasının yapılmaması nedeniyle sağlıklı bir yapılaşma sağlanamamıştır. Kıt olan tarım arazileri üzerinde yapılaşma hızla artmaktadır. Buna rağmen İlçede konut sıkıntısı çekilmektedir.
/205/86
Eski yapılar taş ve kerpiç gibi toprak kaynaklı malzemelerden yapılmış olup birçoğu oturmaya elverişli değildir.
İlçemizde yurtdışına işçi olarak çalışmaya gidenlerin sayısı oldukça fazladır. Tarım alanları az ve sanayi kuruluşu bulunmamaktadır. Gençlerin bir çoğu özellikle yazın Mersin ve Adana gibi İllere çalışmaya gitmektedir. Bu İllerle ticari, ekonomik ve sosyal ilişkiler, ileri düzeyde gelişmiştir.
TUT İLÇE İDARİ YAPI
İLÇENİN İDARİ YAPISI

Tut 1954 yılına kadar köy, 1954 yılında Belediye, 1990 yılında ise ilçe olmuştur. Kamu kurum ve kuruluşları özellikle 1990 yılından sonra teşkilatlanmıştır.
Elde edilen bilgilere göre: Cumhuriyet döneminde bilinen ilk Nahiye Müdürü Kaza Müdür lakabıyla biliniyor (ismi bilinmiyor). Ondan sonraki M. Ali Kocatürk. Daha sonraları İhsan Sayın (İstiklal Savaşında Asteğmen olarak katıldığı biliniyor), Enver Sarmanoğlu (Tut’ta ölmüş, mezarı hala burada), Halil Nafi Öktem, Tahsin Kantarcı, Vahap Gebeş, Niyazi Bey (Kayserili Soyadı bilinmiyor), Mehmet Korkmaz, Mahmut Gebeş (İkinci kez gelmiş), Halil Dündar (1968-1971), Hassan Tahsin Kantarcı da (25.04.1962’de ayrılmış),Mustafa Hayri Güler ve Mustafa Yalçın da kaymakamlık stajlarını nahiye müdürü olarak burada yapmışlar.

1954 yılına kadar İlçedeki Kamu Kurumları, Jandarma, Okullar, Sağlık Ocağı ve Tarım Kredi Kooperatifidir. İlçe Belediye teşkilatı 1954 yılında kurulmuştur. 1990 yılına kadar nahiye olarak Mülki teşkilatta yerini alan Tut beldesinde 1991 yılı Ağustos ayında ilk Kaymakamın görev başlamasıyla diğer kurumların teşkilatlanmasına hız verilmiştir. 1995 yılı itibariyle ilçemizde Kaymakamlık, İlçe Jandarma Komutanlığı, Belediye Başkanlığı, Adliye, Müftülük, Meteoroloji Memurluğu, Nüfus Müdürlüğü, İlçe Özel İdare Müdürlüğü, Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma Vakfı, Mal Müdürlüğü, Milli Eğitim Müdürlüğü, Halk Eğitim Müdürlüğü, Sağlık Ocağı, PTT Müdürlüğü, İlçe Tarım Müdürlüğü, Tarım Kredi Kooperatifi, TEDAŞ Başmühendisliği, Orman Muhafaza Memurluğu ve Ziraat Bankası Bürosu Teşkilatlanmış Kurumlardır.

TUT İLÇE EKONOMİ
EKONOMİ
İlçenin Geçim Kaynakları:
İlçe yer aldığı engebeli coğrafya itibariyle zengin toprak kaynaklarına sahip değildir. Bundan dolayı da alternatif geçim alanlarına yönelme olmuştur. Bunların başında dış ülkelere göç yer almaktadır. Tut halkının önemli bir bölümü İsviçre, Fransa, Almanya gibi ülkelerde çalışmaktadır. Dış göçe ilave olarak iç göç önemli boyuttadır. İlçedeki mevcut ekonomik yapı tarım, hayvancılık ve ticaret alanında yoğunlaşmıştır.

1950’lere kadar “Tut Bezi” olarak yörede haklı bir yere sahip olan kumaş dokumacılığı önemli bir geçim kaynağı ve el sanatıydı. Ancak makineli üretim zamanla bu el sanatının yok olmasını doğurmuştur.

TUT İLÇE DOĞAL ZENGİNLİKLERİ
Doğal Zenginlikler:
Tut’ta Krom ve Mermer madeni bulunmaktadır. Bu güne kadar sürekli bir işletme yapılmamıştır. 1995 yılı itibariyle yöre de maden aramak için ruhsat almış beş madenci vardır. Bu sahadaki çalışmalar sürmektedir. Özellikle İlçenin Köseli, Çiftlik, Çamiçi ve bulanık yöresindeki maden aramalarının müspet sonuçlanması yöredeki işsizliğe de çare olacaktadır.
TUT İLÇE HALICILIK
Halıcılık:

İlçede halıcılık tamamen doğal yolla, el dokumacılığı olarak yapılır. Halının yolculuğu koyunun sırtındaki yünden başlar. Koyunların kırkılmasıyla yıkanıp temizlenen yünler el kirmanlarında eğrilip, bükülüp ip haline getirilir. Bu ipler doğal materyallerle boyanıp halı tezgahlarına gerilir. Halı tezgahlarında düğüm düğüm, ilmik ilmik bir sanat şaheseri ortaya çıkar.
Tezgahtan sonra halılarımız uzun bir yolculuğa çıkar yeni bir kıtaya Amerika’ya, Gerçekten de Tut yöresinde dokunan halılar bütün Dünyada kalitesi ve güzelliğiyle aranan Azeri halılardır. İlçemizde dokunan halıların tamamı Amerika’ya ihraç edilmektedir.

TUT İLÇE TARIM
TARIM
Tut İlçesi çok çeşitli bitki türlerinin yetiştiği bir beldedir. Yörede halkın geçimini sağlamak amacıyla ürettiği ürünler arasında Antep Fıstığı, Pamuk, Pirinç, Buğday, Arpa, Nohut, Fasulye, Mercimek, Tütün, Soğan, Sarımsak, Biber, Salatalık, Domates, Patlıcan, Karpuz ve diğer sebze türleri ilk sırayı alır. Bunların yanı sıra özellikle Havutlu ve Meryemuşağı Köylerinde yetişen Nar oldukça ünlüdür. Adını İlçeye veren Dut (Dut/Tut) üretimi de oldukça yaygındır. İncir ve Zeytin gibi meyvelerin üretimi de yapılmaktadır. Kiraz, Kayısı, Şeftali, Erik, Badem gibi değişik meyve çeşitleri de yöredeki tarımsal ürünler arasında yer alır.
Tut halkının önemli bir geçim kaynağı da sebzeciliktir. Yaylımlı, Öğütlü, Boyundere, Havutlu gibi Göksu kenarındaki köylerde sebze üretimi pazara yönelik olarak yapılmaktadır.
352000 Dekar alana sahip İlçemizde 90000 dekarlık alanda tarım yapılmaktadır. Bu alanında ancak 20000 dekarlık bölümünde sulu ziraat yapılmaktadır. Sulu ziraat yapılabilen yerlerde domatesgiller, soğan, sarımsak, yeşil fasulye, hububat ürünlerinden buğday, endüstri bitkilerinden pamuk üretilmektedir. Sulanamayan alanlarda ise baklagillerden nohut, mercimek, kuru fasulye ile antepfıstığı yetiştirilmektedir.
Meyve bahçelerini üzüm bağları, badem, dut, ceviz, trabzonhurması, kiraz kayısı ve erik bahçeleri oluşturmaktadır.
TUT İLÇE ULAŞIM
ULAŞIM
İlçenin Adıyaman-Malatya Karayoluna bağlantısı 14 km. lik asfalt yolla sağlanmaktadır. Söz konusu yolun en tipik özelliği ise virajlıdır. Bu yoldan Adıyaman’la 60 km.lik bir mesafe söz konusudur. Mesafeyi 20 km kısaltan ikinci bağlantı ise Asfalt yoldur. İlçenin Vilayete üçüncü bağlantısı da nispeten sarp bir güzergah olan Akçatepe, Yalankoz ve Adıyaman Merkez Şerefli köyleri üzerinden sağlanır. Bu güzergah fazla uzak olduğu için fazla cazip değildir.

TUT İLÇE ALTYAPI
ALTYAPI
Yol Durumu : İlçe merkezi 57 Km.lik asfalt yolla il merkezine bağlıdır.
Elektrik Durumu : İlçemiz merkezi ve bağlı köy ve mezralarda elektriksiz yerleşim birimi bulunmamaktadır.

Haberleşme Hizmetleri : PTT Şubesinde 1 Memur ve 2 Dağıtıcı görevlisi olmak üzere 3 personel bulunmaktadır. Merkezde 1117’si çalışır durumda 1136 hat kapasiteli bir santral mevcuttur. Öğütlü köyünde; Yaylımlı, Köseli Mezere, Muş ve Ünlüce köyünün de bağlı olduğu 352’si dolu 368 hatlık santral; Yalankoz köyünde; Akçatepe, Tepecik, Elçiler ve Pamuklu yerleşim birimlerinin bağlı olduğu 232’ı dolu 240 abonelik diğer bir santral mevcuttur. Telefonsuz köy ve mezra bulunmamaktadır. Akçatepe-Pamuklu arası dışında tüm hatlar yer altına alınmıştır. APS ve online hizmetleri verilmemektedir.
Telekom hizmetleri İl Telekom Müdürlüğü tarafından yürütülmektedir. Ancak Abone çekimi ve Abone arıza ıslahı Gölbaşı Merkezine ait olup, günlük olarak görevlendirilen ekip tarafından yerine getirilmektedir.
Su ve Kanalizasyon Durumu : Kısa vadede İlçenin içme suyu sıkıntısı yoktur. Kanalizasyon şebekesi eski ve yetersizdir.
TUT İLÇE YEMEKLERİ
TUT'A ÖZEL YEMEKLER:

Muaşer Cıvığı (Maş Aşı) :
Malzemeleri:
Kara Nohut
Bulgur
Maş

Yapılışı: Tencereye, maş ve nohut konur üzerine yeteri kadar su ilave edilir.İkisi iyice piştikten sonra üzerine bulgur yada pirinç konur.Yaklaşık 1 saat kadar piştikten sonra üzerine yağ yada soğan yakılır. İsteyen salçada ilave edilir.
Kara Şoğra:
Malzemeleri:
Tüm Mercimek
Döğme
Nohut

Yapılışı: Bütün malzemeler karıştırılıp üzerine yeteri kadar su ilave edilir. Koyulaşıncaya kadar iyice pişirilir. Pişirildikten sonra üzerine yağ, soğan ve salça ilave edilerek yakılır ve servis yapılır.
Basalla:
Malzemeleri:
500 gr. Kuşaşı et
500 gr. Sümüd (ufak bulgur)
250 gr. Nohut
2 yemek kaşığı salça
4 çorba kaşığı sıvı yağ
1 su bardağı sumak ekşisi
1 tatlı kaşığı karabiber
1 tatlı kaşığı nane yarpızı
Bir miktar tuz

Yapılışı: Sümüd ile salça bir birine karıştırılıp iyice yuğrulur. Yuğrulduktan sonra içine bir miktar un ilave edilir. Un iyi yuğrulduktan sonra ufak ufak yuvarlak yapılır. 12 saat önce ıslanmış olan nohut kuşbaşı etle birlikte pişirilir. Yuvarlanan sümüd, nohut ve etin içine katılır. Daha sonra 1 su bardağı sumak ekşisi tencereye ilave edilir. Bu arada tuz ve karabiberde eklenir bunlar piştikten sonra üzerine yağ, salça ve nane yarpızı yakılarak yemek servise hazır hale gelir.
Pipirim Aşı:
Malzemeleri:
500 gr. Pipirim
250 gr. Nohut
250 gr. Mercimek
1 yemek kaşığı salça
9 çorba kaşığı yağ
1 su bardağı sumak ekşisi ve tuz

Yapılışı: Akşamdan ıslanmış olan nohut ve mercimek pipirimle karıştırılır. Üzerine su ilave edilerek iyice pişirilir. İsteyen ette katabilir. Daha sonra 1 su bardağı sumak ekşisi ve tuz ilave edilir. İyice pişirildikten sonra üzerine yağ ve salça kavrularak servis yapılır.
Yüsük Çorbası:
Malzemeleri:
1 kg. un
500 gr. Kıyma
250 gr. Nohut
1 deste maydonoz
Karabiber
Tuz, Yağ
1 su bardağı sumak ekşisi limon

Yapılışı:1 kg. una su katarak hamur yapılır. Bu arada kıyma, maydanoz, tuz, salça ve karabiber birbirine katılır. Bunlar hazırlanırken nohutta pişer ince bir şekilde açılan hamur kare kare kesilir. Daha sonra bu karelerin içine hazırlanmış olan karışım konur. Bunların ağzı kapatılır.Pişmekte olan nohudun üzerine bu hamur dökülür. 1 bardak sumak ekşisi veya limon ilave edilir. Bunlar piştikten sonra üzerine yağ ile salça kavrulup dökülür.
İçli Köfte:
Malzemeleri:

Bulgur (Simit)
Bir miktar kıyma
1 yemek kaşığı salça
4-5 tane soğan
1 kipçe sıvı yağ
Bir kase un

Yapılışı: Bulgur ile salça iyice yuğrulur, yuğrulduktan sonra içine bir kase un katılır. İyice yuğrululur. Yuğrulan bu bulgur yumurta büyüklüğünde alınarak içi oyulur. Daha önce hazırlanmış olan (kıyma, maydanoz, soğan, yağ ve salça karışımı) Oyulmuş olan bulgurun içine 1’er yemek kaşığı kadar konur. Ağzı yumulur. Bu şekilde yapıldıktan sonra kaynamakta olan suyun içine atılarak haşlanır. Haşlanan köfteler servise hazırdır.
TUT İLÇE KÜLTÜR 
Yaşayan İnanışlar:

§ Elbise insan üstünde iken söküğün dikilmesinin iftiraya neden olacağına inanılır.
§ Dolu yağarken dolunun yağdığı mekana bıçak atılması ve bıçakla dolunun kesilmesinin dolu yağışını durduracağına inanılır.
§ Yere düşen bardağın kırılması iyiye, kırılmaması kötüye işaret sayılır.

§ Ot süpürgesinin ateşte yakılmasının fakirliğe sebep olacağına inanılır.
§ Su kabağının ateşte yakılmasının yağmurun yağmamasına sebep olacağına inanılır.
§ Nar kabuğunun yakılmasının rüzgarın esmesi ve güneşin açmasına sebep olacağına inanılır.
§ Yeni doğan çocuğun üzerine sarı renkte tülbentlerin örtülmesi ile sarılık hastalığına engel olunacağına inanılır.
§ Kesilen tırnakların rasgele atılmasının ahirette cezaya neden olacağına inanılır.
§ Perşembe günü tırnak kesenin Allah’tan mal, Cuma günü tırnak kesenin ise iman gücü istediğine inanılır.

§ İki ayrı yerde ayrı şeylerde ısıtılmış suyla banyo yapmanın iki evliliğe sebep vereceğine inanılır.
§ Erkek çocuğu yaşamayan kişi erkek doğan çocuğun saçını kesme 7 yaşına kadar uzatır ve her yıl bir kurban keser.
§ Yağmur yağmadığı zaman, yağmurun yağması için çömçe gelin denilen oyun oynanır. Bir sopadan gelin yapılır. Çeşitli yaştaki çocuklar ev ev dolaşır her eve girdiklerinde çömçe gelin ne istersin denir. Bir kap su isterim denir. Çocuklara bulgur, yağ gibi yiyecekler verilir. Evden çıkarken ver Allah’ım ver yağmur ile sel diye dua edilir, çocukların arkasından su atılır. Toplanan yiyecekler ise bir yerde toplu olarak pişirilerek yenir.

§ Gelin olanın ayakkabısının altına evde kalan kızların adları yazılarak onlarında kısmetinin açılması istenir.
§ Gelin üç gün sonra babasının evine gider orada gelinin kucağına erkek çocuk konur çocuğu erkek olsun diye kız konursa kız çocuk istenmiş olur.
§ Misafirliğe gelenler uzun süre oturursa ayakkabısına tuz konur böylece misafirin çabuk kalkacağına inanılır.
§ Gelin ayakkabısına para koyarlar sonra o para fakirlere dağıtılır bolluk olsun diye.

§ Gelin küçük çocukların üzerinden geçerse çocuğun boyu kısa kalacağına inanılır.
§ Yeni doğan çocuğun ilk tırnağı kesilince tartılır ve ağırlığınca para fakirlere dağıtılır. Tırnak ancak ondan sonra atılıyor. Böylece çocuğun hırsızlık yapılmayacağına inanılır.
§ Çocuğun göbeği atılmayıp uzun süre yastığında saklanırsa onun çok iyi uyuyacağına inanılır.

TUT İLÇE KÖYLERİ RESİMLERİ
§ Salı günü uğursuz, çünkü Salı günü bir işe başlandığında, o işin uzayacağına inanılır.
§ Baykuş ötmesi: Kötü bir felaket işareti olarak ifade edilir.
§ Bir işe giderken yola tavşan çıkması uğursuzluk, yılan veya tilkinin çıkması ise uğur sayılır.
§ Bir kişi öldüğü zaman cenaze evine cenaze kalkana kadar su getirilmemesi aksi halde o su ile o evden bir cenazenin yıkanılacağına inanılır.
§ Bir düğün esnasında örgü örülmez, aksi halde evlenen şahısların örgü gibi dolaşacağına inanılır.
§ Hayvan kayıp olduğu zaman (yabanda kaldığı zaman) kurtlar yemesin diye açılıp kapanan bir bıçak (çakı) 3 ihlas bir fatiha okunarak kapatılır, taki hayvanlar bulunana kadar. Bu olaya kurt ağzını bağlama denir.
§ Nazar değmesine karşı kurşun eritilir. Kurşun kazma kürek şeklinde görünürse hastanın öleceği söylenir, kurşun dağılırsa yine göz yaşı olarak yorumlanır. Kurşunun hastanın omuzuna dikilmesi iyiye işarettir.
§ Nazar değenlere üzerlik denen bir ot ateşe atılarak tütsülenir.
§ Nazar için bir kaplumbağa kabuğu, şep ve iğde çiçeği kullanılır.
Evlilik ve Doğuma İlişkin Adetler:
§ Düğünden 2, 3 gün önce gelinin başına kına yakılır. Bu işlem sırasında gelin, çeyizinden bir yastık alır ve onun üzerine oturur; kına yakıldıktan sonra bu yastık, bekar yada nişanlı bir kız tarafından kaldırılır. Böylece uyuyan kısmetin uyanacağına inanılır.
§ Yeni gelin eve gelirken kaynananın kolunun altından geçer. Böylece gelinin kaynananın koltuğu altında korunacağına ve sevileceğine inanılır.
§ Yeni gelin odasına girmeden duvara bir çivi çakar. Bu çivi ne kadar derine gider ve sağlam olursa gelinde, evine o derecede bağlı olur.
§ Yine gelin odasına girmeden önce duvara ya da kapıya bir nar atar dağılan nar parçaları kadar çocuğu olacağına inanır. Yine duvara atılan bu narın parçalarından yiyenin başı ağrımayacağına baş ağrısı varsa geçeceğine inanılır.
§ Söz, nişan ve düğün sırasında o evde hiçbir el işi yapılmaz. Yeni evleneceklerin başlarına kötü şeylerin gelmemesi için bunun gerekli olduğuna inanılır.
§ Gelinin kucağına ilk olarak erkek çocuk oturtulursa doğacak ilk çocuğun erkek, kız çocuk oturtulursa kız olacağına inanılır.
§ Yeni doğum yapmış ve 40 günü dolmamış loğusa bir araya gelirse değiş tokuş yapılır. Böylece çocukların birbirine iğneleyici ve kem söz söylememesi sağlanmak istenir.
§ Loğusalıkta korkutulan (korkan) kadın 40 tasta yıkanır. Böylece korkudan kurtulması amaçlanır.
§ Kalburla yeni doğan çocuğun eşyalarına su dökülür.
§ Bebek 40 günden önce evden dışarıya çıkarılmaz; böylece evine bağlı alacağına inanılır.
§ Ayrıca bununla nazar değmemesi de sağlanmış olur.
§ Yeni doğan çocuğun 1 yaşına kadar tırnağı kesilmez; Böylece çocuğun hırsızlık yapmasına engel olunacağına inanılır.
§ Bebek elini çok güçlü sıkabiliyorsa cimri olacağına inanılıyor.
§ Bebek yürümeye başladığında iki ayağı ipe bağlanır yere oturtulur, kucağına çok sevdiği bir şey konur. Çevik bir kişi gelip bebeğin kucağındakini alıp kaçar, bebekte ardından hızlı koşarsa hayatı boyunca hızlı ve çabuk olacağına inanılır. Bu adete kösteğini kırdırma denir.
§ Zayıf çocuklar bir teşte konup, az yanan ateşin üzerine bırakılır. Bu 3 Çarşamba arka arkaya tekrarlanır. Böylece çocuğun temiz olacağına inanılır.
§ Bebeğin 40’ı çıkmadan 3 kez bal veya tuzla yıkanır.
§ Gözde arpacık çıktığında nişanlı kızın altın yüzüğünün sürülmesiyle hastalığın geçeceğine inanılır.
§ Elde ve ayakta çıkan sinirlerin yok edilmesi için arpa okutularak bir yere gömülür ve arpa çürüyünce sinirlerin yok olacağına inanılır.
§ Çocuk 40 günlük olduğunda kırkı çıkarılır. Bir kaba su konur 10 parmakla 4 defa suya batırılır üç ihlas okunarak bu su ile çocuk banyo yaptırılır ve böylece kırkı çıkmıştır.
§ Kekik, ayva, reyhan, ebem gümeci, kuşburnu, kara dut, incir, semiz otu, ceviz, bamya, elma, çalı tohumu ve maydanoz yörede şifa amaçlı olarak kullanılan bitkilerdendir.
§ Gelin ve damat gerdeğe girdiklerinde sağdıç tarafından birer bardak şerbet götürülür, daha sonra bu bardaklar kırılır.
§ Gerdek gecesi damat evinde çiğköfte yuğrulur ve bu çiğköfteden yiyen genç kızların kısmeti açılır.
§ Nişanlanan kız nişan elbisesini giymeye giderken çabuk gider ve ayağını sürür, elbisesini giyerken de bekar kızların adlarını söyler, ilk adı söylenin çabuk gelin olacağına inanılır.
§ Çay bardağı üzerindeki çay çöpü misafir geleceğine işaret sayılır,
§ Dişi çıkan bebeğe ve 20’lik dişi çıkanlara hedik pişirilir, komşulara dağıtılır, hedik tabağı geri verilirken içine para konur.
Yeni Doğan Çocuğa İlişkin Adetler:
§ Doğan çocuğun ağzına biraz yağ çalınır ve şekerli su içirilir.
§ Çocuğun annesine yağda pişmiş (halk arasında kaygana denen) yumurta tedirilir. Çocuğun kaşına ve gözüne sürme çekilir. Lohusanın boş tarafına Kur’an ve hameyli konur. Yattığı yastığa veya minderine çuvaldız sokulur. Bunun amacı doğum yapan kadınları al basmasına karşı korumaktır.
§ Orta Asya Türk Kültürünün en yaygın inanışı bilindiği gibi lohusayı al basmasına karşı korumaktır.
§ Hoca veya ileri gelen bir kişi tarafından çocuğun kulağına ezan okunarak isim verilir. Bu esnada isim veren kişi iki rekat namaz kılarak bu işin kutsallığını vurgulanmış olur. Dede korkut hikayelerinde anlatılan çocuklara isim verme geleneğinin bölgemizde güçlü bir şekilde yaşadığı görülmektedir. Çocuğa isim veren kişiye çorap, havlu gibi çeşitli hediyeler verilir.
Sünnet Adetleri:
Sünnet yapılacak kişi önce çocuğuna kirve seçer kirve seçilen kişi ile konuşularak zamanı tespit edilir. Sünnet davetleri için davetiye yerine geçen ve halk arasında dürü olarak bilinen entarilik ve pijamalık kumaş ile çorap, ağ, şeker, vs.... dağıtılır. Bundan sonra alış veriş yapılır kirvenin sünnet olacak çocuğa sünnet elbisesi alması adettir. Sünnette Mevlüt okunur, yemek yenir ve akşam düğün töreni yapılır, sünnet düğünü de nişan adeti gibidir, düğünün sonunda takılar takılır ve ertesi sabah çocuk kirvenin kucağında sünnet edilir. Düğüne gelmeyenler 2-3 gün içinde ziyaretlerini sürdürür ve hediyelerini getirirler 40. gün sünnet kutlaması için toplanılır. Hediyeler alınarak çay içilir tatlılar yenir.
Düğün Adetleri:
Evlenme çağına gelen gençler için, eş arama anne ve baba tarafından düğünlerde, misafirlikte ve bayramlarda yapılır. Erkekler için beğenilen bir kız tesbit edildiğinde dolaylı bir şekilde damat adayına söylenir, ve gösterilir, damat adayı da kızı beğenirse damat tarafından bir grup kızı istemeye gider kız evine giden heyetten bir tanesi Allah’ın emriyle kızınızı istemeye geldik der genellikle kız tarafı hemen olumlu bir cevap vermez; aradan birkaç gün geçer, bu esnada kız evi de damat adayı hakkında araştırma yapar. Damat tarafı bir süre sonra kız evinin fikrinin müsait birisine sordurur ve olumlu cevap alınırsa şerbet içilecek gün tesbit edilir; bu güne önceleri “Ağ Örtme” denirdi şimdi ise tatlı yeme deniliyor. Tatlı yemeye hem damat tarafı hem kız tarafının akraba ve komşuları çağırılır. Kahve ve şerbet içilir, tatlılar yenir damat tarafından geline getirilen takılar takılır ve ağ örtülmüş yani ilk nişan yapılmış olur. Bundan sonra asıl nişan töreni başlar.
Nişan her iki taraf içinde uygun uygun olan bir tarih tesbit edilir. Damat tarafı, nişan tarihinden 3-4 gün önce ya kart bastırır ya da kart yerine şeker, çorap, ağ, pijamalık, entarilik gibi yakınlık derecesine göre hediye (davetiye) dağıtılır. Saz ekibi tutulur, bazen saz ekibinin yanında davul-zurna olur. Nişanların bazısı içkili, bazısı ise içkisiz yapılır. Düğünün bir yöneticisi olur. Düğünü yöneten kişi damat ve gelinin yakınlarından başlamak suretiyle hemen hemen herkesi oyuna davet eder.oynayanlara izleyiciler tarafından para verilir. Yapıştırılan paralar önceden tesbit edilen gençler tarafından yerlerden alınarak başka bir masada bu işin muhasebesi ile uğraşan kişilere verilir.
Oynama faslı bittikten sonra eğlenceyi yöneten kişi yüzüklerin takılacağını söyler ve bir masa hazırlar bu masaya bir tepsi konur, 1 yazıcı oturur, birde para toplayan kişi oturur. Orada bulananlardan uygun birisi yüzükleri takar ve kurdeleyi keser. Gelin ve damat adaylarına mutluluklar diler. Tören neticesi geline takılan takıları teker teker mikrofondan anons ederek yazıcıya yazdırılır ve takı bittikten sonrada herkes gelin ve damat adayını tebrik eder ve nişan töreni bitmiş olur.
Nişan ve düğün arasında dini bayram denk gelirse oğlan evi kız evine et gönderir. Kız evi de oğlan evine bohça gönderir. Nişandan sonra gelen dönem düğündür.
Düğün tarihi tesbit edildikten sonra hazırlıklar yapılır. 1 hafta önceden yufka denen ekmekler yapılı. Nişanda dağıtılan davetiye ya da bunun yerine geçen hediyeler yine dağıtılarak düğüne davet gerçekleşir. Damat arkadaşlarından bir kişi sağdıç olarak seçilir. Sağdıç düğünde organizatördür, aynı zamanda damadın da yardımcısıdır.
Düğün içinde saz ekibi tutulur, bazı aileler davul da tutar düğün sırasında para yapıştırma adeti de vardır. Bu adet yeni yeni gelişmektedir. Daha önce bunun yerine silah sıkılmaktaydı. Bundan sonra gelinin kınası yakılır ve çayda çıra oynanır. Ertesi sabah gelin arabası süslenir. Ayrıca gelin berbere götürülür. Oğlan evi ve kız evi temsilcilerinden oluşan “mehir” tesbit heyeti kurulur.
Bu heyet Mehri baki senedi yapar. Bu senede hem kız hem de erkek tarafının eşyaları yazılır. Şahitler imzalar ve fatiha okunarak mehir tesbiti biter.
Daha sonra gelin arabası süslenir, süslenen arabaya gelin, damat, sağdıcın hanımı ve sağdıç biner. Sağdıç önceden hazırladığı zarfların içine bir miktar para koyar. Gelin arabasının önünü kesenlere zarflardaki paralar verilir. Gelin arabasından inerken damadın annesi (kaynana) gelinin başından aşağı şeker döker. Gelin arabadan inmeye hazırlanırsa kaynana ve kayınbaba mal bağışında bulunurlar. Bağışlanan mallar eşya, arsa, bağ, bahçe ev olabilir. Gelin eve girdiğinde önceden imam nikahı kıyılmamışsa imam nikahı kıyılır. Akşam yemeğinden sonra hısım, akraba damat tarafının evine “cebe” gelir. Cebe gelmek daha önce kendilere verilen dürünün karşılığı damat evine eşya, para veya altın getirmektir. Bu hediyeler damadın yeni kurduğu eve paralar ise damadın babasına kalır. Ceb töreni bittikten sonra damat tekbirlerle gerdeğe sokulur. Damat gerdeğe girerken beline yumruk vurmak adettir. Gerdek gecesi sabahı ise “Duvak Günü” dür. Bayanların katıldığı bu törende geline çeşitli hediye edilir. Gelin ise bunun yerine kendi çehizinden hediyeler verir.
Cenaze Kaldırma Adetleri:
Vefat eden kimsenin başında Kur’an okutulur. Camide ise selası verilir, ölü yıkanır, cenaze namazı kılınır ve mezara götürülüp defnedilir. Defninden sonra hoca Hoca duasını ve telkinni yapar mezardan dönenler yemeğe davet edilir. Cenaze evinde özellikle kadınlar ağıtlar yakıp ağlarlar, ölen kişinin elbisesi elden ele dolaştırılıp onun için ağıtlar söylenir. Erkekle ise başka bir odada toplanır ve Yasini Şerif ve Fatiha okunarak ölen kişinin ruhuna yollanır. Cenaze evinde 3-4 gün yakın akrabası, komşusu arkadaşları yemek yapıp götürürler. Bundan sonra mezara gidilip, burada lokum, şeker, bisküvi gibi şeyler dağıtılır, ayrıca evde veya Cami de Mevlüt okuturlar.
TUT İLÇE EV HEKİMLİĞİ
Geleneksel Ev Hekimliğine İlişkin Adetler
A) Öksürük, grip ve soğuk algınlıklarında;
Ayva Çayı : Ayvalar ince ince doğranarak çayı hazırlanır. Bir baş kuru soğan ocakta ocak da küle gömülerek pişirilir ve nişastaya batırılarak yenir.
B) Mide ağrıları için;
Dut pekmezi sütle karıştırılaak ya da sade olarak içilir.
C) Yanıklar için ;
Kor Merhemi: Kirecin üst suyu alınır ve zeytin yağı ile karıştırılır. Kor merhemi denen bu karışım yanığın üzerine her yarım saatte bir sürülerek acı hafifletir.
D) Bağırsakların temizlenmesi ve mide ağrıları için;
Per yevşağı adı verilen yabani bir ottan hazırlanan çayın mide ağrılarına iyi geldiği ve bağırsakları temizlediğine inanılır.
TUT İLÇE LEHÇE
Mahalli Kelimeler
Çağa : Çocuk Duz : Tuz
Çağam : Çocuğum Emoğ : Emine
Azzağa : Azzık konan Baoça Eşoğ : Ayşe
Şaplama : Tokat Galıç : Orak
Bitecik-Biticik : Az Cağ : Şiş
Gıjjık : Kıvırcık Tığ : Mil
Lülemek : Yuvarlamak Süyük : Toprak damın kenarı
Bıldır : Geçen yıl Sünmek : Koşmak,Kovalamak
Süllüm : Merdiven Babıç : Terlik
Elleam : Herhalde Çemik : Çabuk
Dulda : Kuytu Yer Habe : Heybe
Çir : Meyve Kurusu (Kayısı) Kürtün : Semer Ağaçsız
Kak : Meyve Kurusu (Armut) Yemeni : Ayakkabı
Çıtınak : İkiz, Meyvelerin Çift Olması Bostan : Bahçe
Cılgı : Patika-Dağ yolu Bastık : Pestil
Nane : Lahana Dürü : Davetiye
Teleme : İncir Sütü Kullanılarak Mayalanan süt. Yağlık : Mendil
Akıt : Salça Köynek : Gömlek
Bibi : Hala İşlik : Gömlek
Gırbız : Biber Tuman : Don,Pijama
Balcan : Patlıcan Ağ : Başörtüsü
Payam : Badem Goz : Ceviz
Terlik : Şapka, Papuç Hellengeç : Salıngaç
Soku : İçine dövme dövülmüş içi Timeç : Beşikteki döşek
oyulmuş taş, dibek Yörek : Beşik Bağı
Puharik : Oda içerisinde topraktan Yunnuk : Hamamlık,Banyo
Örtü : Yatak Hengil : Sitil
Taka : Duvara oyulmuş kapaksız dolap Tomafil : Araba
Terşi : Yün eğirme Çibuğu, İğ Cızgı : Çizgi
Hıra : Gelişmemiş.Cılız Çefteli : Şeftali
Densiz : DensizŞımarık Öllük : Küçük çocukların altına koydukları toprak
Çinil : Omuz Namazlağa : Seccade
Halbır : Kalbur Patlak : İncir
Mahana : Bahene Talla : İncir
Davar : Keçi-Koyun sürüsü Dikeyin : Sincap
Çıkın : İçine Eşya Koyulan Bohça Bez Yüksük Çorbası : Mantı
Kürrük : Sıpa Sıyrık : Arsız
Pin : Tavuk kümesi Buez : Bu defa, be sefer
Yenli : Hafif Hüsgüdük : Sessiz
Nişliyon : Ne yapıyorsun Ede : Abi
Helke : Kova İbicek : Şans, Kura
Gubar : Toz Dekdubarcı : Dedikoducu,riyakar yalancı
Çildirim : Dereotu Aniçeri : Mutfak, kiler
Çitil : Fidan Devlisigün : Ertesi gün
Teşt : Leğen Bocit : Sürahi
Küncü : Susam Ayaşa : Mandal
Kenneha : Aslında, esasen Onart kalkmak : İyi tarafından kalkmak gününde olmak
Tomuz : Temmuz Hellenmek : Sallanmak
Cılgı : Keçi Yolu, Patika Bayak : Biraz Önce
Deze : Teyze Küküm : Yürüyemeyen,yürüme zorluğu çekenler
Tezcek : Hemen tepki gösteren Kele : Karşıdakinin adının yerine kullanılır
Kef :Buğday biçerken toplama ekinin ve desiden yapılmış yardımcı ekin biçme aracı. Masere : Bağbozumunda mahsülün alınarak pekmez ve benzeri mamül yapılması işi.
Sergene: Bağlarda üzümün yere değmemesi için yere çakılıp üzerine çubuk bağlanan yaklaşık 1 metre uzunluğundaki ince çubuk. Pürçüklü : Havuç
Manca : Salata toplama işi. Teh : Üzümün çürüğünden kaynatılarak yapılan kışlık yiyecek.
Curun : Tekne(Taştan) İmze : Abi
Şaba : Düğün sonrası çalgıcıların para Şaka : Dokuma, Yolluk
Guşgana : Tencere Çömçe : Kepçe
Pücük : Buzağa Kepenek : Kelebek
Gidik: Oğlak Şora : Çorba
TUT İLÇE YÖRE OYUNLARI
GELENEKSEL YÖRE OYUNLARI
Ara Kesme: Bir takım oyunudur. Sırasıyla ayak sayarak veya taş tutarak belirlenir. Bir takım kaçar diğer takım kovalar. Bir merkez belirlenir ve o merkez korunur. Kovalayanlar oyundan kaçanların bütün fertlerini vurduğu zaman bir puan almış olur.
Dibek Oyunu: Oyuncular iki grup olurlar üçer tane dibek(Hoyuk) dikerler öncelik sırasını belirlemek için taş tutarlar taşı bulan oyuna önce başlar. Oyuna başlayan kendi dibeğinin önünde durur ve rakibin dibeklerini yıkmak için eline aldığı taşları kullanır. İlk attığı taş dibeği yıkarsa devam eder yoksa takım arkadaşlarına sıra gelir. Atışlarda tam başarı sağlanamaz da dibeklerin tamamı yıkılmazsa hücum hakkı diğer gruba geçer ve oyun böylece devam eder.
Küdü: Ferdi oyundur. İki üç kişiyle oynandığı gibi bir çok kişi ile de oynanır. Sıralama ayak ölçmekle veya taş tutmakla belirlenir. Bir taşın üzerine yuvarlak bir taş dikilir ve biraz büyük bir taşla vurulur gittiği uzaklık kekiç, küküç, kırküç, kırkdört, kırkbeş, kırkaltı, kırkyedi, kırksekiz, kırkdokuz, elli, belli, telli, güllü, nane, şeker, çember, çürük, çık, mık diye sayılır ve bu sayıyı bulanın hanesine sayı yazılır ve oyunda en çok puanı alan kazanır.
TUT İLÇE TARİHİ CAMİLER
TARİHİ CAMİLER:
1-Ulu Cami:
1634 tarihinde yapılmış bir Osmanlı eseridir. Toplam 800 m2 si cami olarak kullanılmaktadır. Cami iç kısmı 12 sütun üzerine kurulmuş olup, taş sütunlar Osmanlı motifleri ve desenlerle simetrik süslenmiştir. Son tamiratı 1953 yılında yapılmıştır. Minaresi taştan yapılmış olup tek şerefedir. Caminin banisi Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet (Şıh Ali Baba) olarak bilinmektedir.
2-Salah Cami:
Salah Camisinin 1630 tarihinde yapıldığı tahmin edilmektedir. Bir çok defalar yıkılıp yeniden yapıldığından tarihi özelliklerini büyük ölçüde kaybetmiştir.
3-Musalla Cami:
1913 yılında yaptırılan cami daha sonra çeşitli tarihlerde tamir görmüştür. Tek şerefli minaresiyle İlçenin tarihi eserleri arasında önemli bir yere sahiptir. Özellikle işlemeli ahşap iç yapıları estetik özelliği haizdir.
Kaşlıca Kalesi:
Halk arasında Mihri Babil kalesi olarak bilinir. Babil Krallığı zamanında yapıldığı sanılmaktadır.
Genel olarak kaleler yüksek yerlere kurulmasına karşılık buradaki kale Kaşlıca-Aşağı evlerin bulunduğu vadin içine inşa edilmiştir. Kalenin bazı yerlerinde duvar kalıntıları, ok mahmuzları ve kenar kısımlarında su kanallarının kalıntıları mevcuttur.
Kalenin içerisinde halkın karakol ya da gözetleme yeri dediği yerler vardır. Buralar, kalenin yüksek noktalarını teşkil etmektedir. Battal-Gazi’nin Malatya’dan gelerek bu kaleyi fethettiği söylenmektedir.
Malkayısı:
Osmanlılar zamanında eşkiyaların yol kestiği ve kayaları oyarak yol açtıkları yer olup, Meryemuşağı köyünün sınırları içerindedir. Osmanlı İmparatorluğu zamanında Trabzon’dan gelip Halep’e giden kervan yolunun buradan geçtiği söylenmektedir. Zamanında taştan oyularak bu yolun belli kısımları halen mevcuttur.
Memekli Mağara:
İlçenin kuzeyinde Cıllaz Mevkii’nde bir mağaradır. İlkbaharda mağaranın yüzeyinin iki yerinden su çıkar, insanlar bunu kadın memesine benzeterek adına Memekli Mağara demektedir.
Geyik Mağarası:
Memekli Mağara’nın 500 m. Doğusunda sarp kayaların yüzüne oyulmuş, çıkılması çok zor bir mağaradır. Mağaranın içinde insan eliyle oyulmuş yatak koyacak yerler mevcuttur. Mesken olarak kullanılmıştır.
Tum Tumu Mağara:
Çanakçı denilen mevkide Gölbağların üst kısmında büyük bir kayanın içine oyulmuştur. Mağaranın azı çok dar olmakla birlikte içerisi bir oda genişliğindedir.
Şovak Köprüsü:
Şovak deresinin üzerine inşa edilmiş, taştan yapılmış tarihi bir köprüdür. Osmanlılar zamanında kervanların Vijne köprüsü’nden gelerek buradan geçtiği belirtilmektedir.
Ayrıca halk arasında Gorlam olarak adlandırılan vadide suyu aşağılara aktarmaya yarayan kayalara oyulmuş su kanalları ve mağaralar bulunmaktadır. Yöredeki sulama kanalları ve kapalı künk kalıntıları, Göksu Vadisindeki sulamanın çok eski tarihlere kadar uzandığı gösteriliyor.
TUT İLÇE TÜRBE VE ZİYARETLER
TÜRBE ve ZİYARETLER:
Şeyh Ali Baba Türbesi:
İlçe merkezindeki Tepebağ denilen mavkide Fatih İlkokulunun güney batısındadır. Türbenin Abdurrahman Erzincani’nin oğlu Mehmet’e ait olduğu sanılmaktadır. Ama halk arasında Şeyh Ala Baba olarak bilinir. Ziyarete gidenler bir gece yatıp pilav pişirerek çevredeki evlere dağıtılır, çocuklara yedirilir. Böylece Allah’tan hastalıklarına şifa isterler. Daha ziyade felçli olanlar ve akli dengesi bozuk olanlar için şifa amaçlı ziyaret ederler.
Kızıltepe (Hüseyin Gazi) ve Evren tepe (Güzeloğlan) Ziyaretleri
Bu ziyaretlerdeki yatırların eski Malatya’lı olduğu söylenir. İlçemiz Akçatepe köyündedir.
Hikayesi: Zamanın kralının güzel bir kızı varmış, bu kızı gören Hüseyin Gazi, amcasının oğluna anlatmış. Ancak Hüseyin Gazi Kral tarafından şehit edilmiş, Hüseyin Gazi’nin sülalesi intikam almak için kralın kızını kaçırmaya karar vermiş. Bu iş içinde yakışıklı bir genç olan Güzel Oğlan’ı görevlendirmişler. Güzel Oğlan kaleye gelmiş, kızı kaçırmış, kalenin 3 km. kuzeyinde ve şimdiki Türbenin 500 m. Doğusuna kavuşunca kralın adamlarınca bu iki genç öldürülmüştür. Mezarları ufak bir taşa yapılmıştır.
Habib Ziyareti:
İlçemiz Havutlu Köyünün kuzey kısmındadır. Ziyaretin bulunduğu yerde dut ağaçları ve kaynak suları mevcuttur. Ziyarete giderek yemek yapanlar çevredeki insanlara dağıtırlar ve dileklerini dilerler.
Menevşe Ziyareti:
İlçemiz Dağyalankoz köyünün 1 km. kuzey kısmında bulunmaktadır. Yine Dağyalankaoz köyünün güneyinde Şeyh Abdurrahman, Köseli mezra mevkiinde ise Bülbül ziyaretleri vardır.

1 yorum: